Müslümanların En Karanlık Zamanı - Zubeyt BOZKURT

Müslümanların En Karanlık Zamanı
Umut’a
geleceğe dair beklentileri giderek azalıyor. Giderek bir karabasanın baskısı
altında soluk alınamayacak bir duruma geliniyor. Müslümanlar birbirlerini
itmekten ötelemekten başka bir şey bilmiyorlar.
Hemen herkes paranoyak bir şekilde, vehim kumkumalarıyla düşman
çoğaltıyor ve türetiyor.
Türkiye kendini çok yalnızlaştırdı.
Kıpırdayacak halde değil. Bir yandan Amerika’ya rest çeker gibi görünürken
diğer yandan İsrail ile anlaşma yapıyor. İsrail ikinci bir Amerika’dır. Amerika da İsrail. İsrail ile Amerika uzun süreli bir anlaşma
yaptı. Bu anlaşma ile İsrail’in
güvenliği bir kez daha sağlandı. Türkiye de İsrail ile anlaşma yaptıktan sonra
İsrail daha bir güven içinde. Tartışılmaz
konumda.
Emperyalizm
bütün hareket alanlarını kapatıyor ya da daraltıyor.
Türkiye
güneyden gelen bütün saldırıları ve karanlık ilişkileri durdurmak üzere
harekete geçti. Geçti ama Amerika
hareket alanının sınırlarını belirledi ve hatta tehdit etti. Kuzey Fırat
bölgesine dokundurtmuyor. Diğer yandan
onlara olan desteklerini sürdürüyor. Türkiye’nin daha ileri bir adım atmasını
istemiyor. Eğer bir adım atılır ise
yeni bir süreç başlar diyor.
İsrail
uçakları Arap ülkeleri, Suriye ve Filistin üzerinde fink atıp duruyor.
Orta
Doğu, önemli bir bölge İsrail’in güvenliği açısından. Oradan gelebilecek en
küçük bir kıpırtı anından bastırılıyor. Soluk aldırılmıyor. Dolayısıyla bundan
Türkiye’de payını alıyor.
Türkiye’nin
başına bela edilen terör örgütleri emperyalizm tarafından besleniyor ve
destekleniyor. Türkiye onlarla
didişirken, başka bir yöne bakması
engelleniyor. Zaten İsrail’in
Türkiye’nin onayıyla NATO üyesi olmasa da güvendeydi ama artık savunması ve
hatta saldırıları onlar açısından meşru. Bunu sağlayan da Türkiye. Türkiye
daraldıkça kendisini zora sokan hamlelere hayır diyemiyor. Çünkü başındaki
belaların daha da azmasından endişe ediyor. Zor yanı da bu.
Benzer
durum Suudi Arabistan ve Mısır için de geçerli. Amerika Parlamentosu tüm
Müslüman ülkeleri ve dünyayı tehdit ediyor onlar ise kıpırdayacak bir halde
değil.
Saf
Müslümanlar ise birbirlerine düşman olmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Emperyalizme hizmet ediyorlar. Küçük
birlikteliklerin ve oluşumların önü tıkanıyor. Tüm Orta Doğu bu hale geleceğini
hiç kimse düşünmüyordu.
Sadece
Prof. Dr. Necmettin Erbakan ömrümün tümünü bu emperyalizmin oyunlarını anlattı
ama Müslümanlar takılı ve cızırtılı bir plak gibi dinlemediler sadece dış
güçlerinin oyunlarına gelerek teröre ve din düşmanlığı yapıp durdular.
Suudi
ile Selefilik benzer konumda. Birbirinin eş değeri.
İran
ile Şia aynı durumda.
Safdil
Müslümanlar bu sorunları en aza indireceklerine bunları körüklemekle meşguller.
Kısır bir döngüde dönüp duruyorlar ve tabii çemberler daralıyor.
Suriyeli,
Kürt, Arap, Türk diye diye birbirimizi ayrıştırıyoruz. Sanki kendileri çok
matahmış gibi, Amerikan emperyalizminin birer oyuncağı ve hatta izleği olmaktan
başka işi olmayanlar “ ehlisünnet” diyerek uçurumu büyütüyorlar. Sekülerleşmiş
olan bu ehlisünnet Cemaati’nin gözü çıkarından başka bir şey görmüyor. Dünya
mülkünü ve saltanatın büyütenler İkide bir ehlisünnet ve karşıtları hastalığına
tutuşmuşlar. Sıradan bir vaizin nasıl bu milletin başına bela olduğunu ve bu
bela edildiği görüldü şimdi onunla cebelleşiyorlar. Tam bir çıkmaz.
Birlikteliği
sağlayacak olan adımlar öncelikle içeriden atılır. Sonra da komşu ülkeler ve gönül bağı
olabilecek ülkelerle. Bir de çıkar ilişkisi sağlanabilecek komşu ülkeler ve
diğerleriyle. Bu çemberin daha daralmaması
gerekiyor
Müslümanlar
şu hac ve kurban bilincinden, kendilerinin farkına varabilseler sorunlarının
çoğunu halletmiş olurlar.
Selam ve Dua ile
Zübeyt BOZKURT