Dinde Reform Yapmak - Zubeyt BOZKURT

Dinde Reform Yapmak
ttps://medyaankara.com/yazarlar
Müctehid
imamlarımız karşısında tavrımızı açıktır. Onlardan yararlanacağız, zira onları
tümünü bir kenara bırakıp yeni baştan başlama imkânımız yoktur. Onlar
karşındaki tavrımız, onların metoduna uyarak onların kendi zamanlarında yaptığı
gibi- günümüz insanı ve çevremiz için çalışmaktır.
Bunun için
diyoruz ki: “ilk dönemlerde yazılan kitaplar, günümüzün sorunları çözmek için
yeterli değildir”. Ancak onlardan yararlanacağız. Onları bir kenara bırakıp
yeni bir fıkıhta yazamayız.
Bazı büyük Davetçiler,
eski fıkhı bırakmaya, bol ve geniş bir kumaştan, kuran ve sünnetten, ayrıntılı
yeni bir fıkıh çıkartmaya davet ediyor! Biz diyoruz ki, bu mümkün olmadığı gibi
faydalı da değildir. Sıfırdan başlayamayız. Geleceği, geçmişin üzerine
kurmaktan başka bir imkânımız yoktur.
Dini veya
dünyevi bütün ilimler de bilgi birikimi çok önemlidir. Bütün âlimler; ya
kendilerinden önce geçmiş ilmi stoktan faydalanıyor ya ona ekleme yapıyor ya da
eksiğini tamamlıyorlar.
Zekât hukuk
konusunda ciltlerle kitap yazılmıştır, mezheplerin görüşleri ile dolu eski
kitapları terk ettiğimizi farz edin ve yalnız kuran ve hadis okuyup, imamların
ve onların öğrencilerinin görüşlerinden yüz çevirirsek -denildiği gibi-sıfırdan
başlasaydık, bu durumda ne gibi bir günlük getirebilme imkânımız olacaktır?
Yapılan her şeyin başlangıcında olduğu gibi çalışmamız kesinlikle eksik ve
yetersiz kalır.
14 asırlık
ümmetin aklından, muhtelif bölgelerin çeşitli ekollerinden ve muhtelif
mezheplerin içtihatlarından faydalanmalıyız. Bu büyük mirasa tutunma gücüne
sahibiz.
Karşılaştırma,
tartma, tercih etme ve seçim yapma… Zaten fakih olan kişinin işi de budur.
Eskiyi alıp
üzerine yeniyi bina etmemiz vacip olduğu için, eskiyi unutup yeniye itimat
edeceğiz deme hakkımız yoktur. Zira nesiller olgunlaşıp çeşitli alanlarda
ilerlese de İslam ümmeti birbiriyle bağlantılıdır; biri, diğerinin ilmi ve
kültürel mirası devralır. Sonradan gelenlerin en hayırlısı geçmişinden istifade
edendir.
Fetvanın
değişebilir hakkında dini deliller;
Bu yüce kaide,
adaletlerin, niyetlerin, durumların, zamanların ve mekânların değişmesi ile
fetvanın değişebileceğini ifade eden köydedir. Bu kaide, fıkıh âlimlerinin,
delilsiz olarak, kendi arzularına göre aldıkları bu karar değildir. Aksine on
verdiğini delillere dayanarak bir kararı almışlardır. Bunun delilleri
şunlardır?
Kuranı
Kerim’den deliler
İlk başta şunu
ifade edelim: imam İbni Kayyım el cevizi, bu kaidenin (fetvanın
değişebilirliği’nin) sahihliğine dair kurandan delil getirmek için uğraşmamıştır.
Onun dışında da kimsenin delil getirmek için çabaladığın da görmemişizdir.
Bize öyle
geliyor ki: Allah’ın kitabına dikkatlice göz atan biri, özellikle müfessirlerin
çoğunun nasih veya mensuh dediği bir çok ayette bu önemli kayde bir çok esas
bulacaktır.
Hakikatte bu
ayetler Nasih ve mensuh değiller. Ancak bu ayetlerin her birinin işlev
görecekleri alanlar ve ortamlar vardır. Zira ayetlerden biri azimeti diğeri
ruhsatı; biri vacibi diğeri menudubu ve istihbabı gösterir. Veyahut birisi Müslümanların
zayıf oldukları dönemi ile ilgili iken diğeri ise kuvvetli oldukları dönemle
ilgilidir.
Raşit
Halifelerin ve sahabelerin metoduna göz atanlar, Raşit halifeler ve sahabelerin;
ahkâmın nedeninin değişmesi ile fetvanın de değişeceği kaydesini kullanmadan
insanların el bilgini olduklarını göreceklerdir. Bu konuda birçok örnek vardır.
İsteyen ilgili yerleri araştırarak bulabilir.
Ahkâmın
sebeplerinin değişmesi ile Fetvanın değişebileceğini dair bir örnek de sahabe
döneminde verelim. Bu örneği de zekat babını alalım. Sahih rivayetle bize
ulaşın hadiseye göre peygamberimiz fitre zekatı için yiyeceklerden bir sa hurma
ve kuru üzüm veya arpa veya akit bir nevi yoğurt kurusu vermeyi farz kıldı.
Fakat birkaç sahibinin, hurma veya arpanın değerinde olan yarım sa buğday
vermeyi yeterli gördükleriniz sahibi yolla bize ulaşmıştır. Bu görüşte olan
Sahabiler, fitre zekatı için yarım sa buğday vermişlerdir. Bütün bunlardan
anlaşıldığı üzere kuran sünnet icma kıyas Ümmetin içtihadıyla hareket etmek
gerekir.
Mesela zaman, mekân,
durum ve örfün değişmesi. Yine düşünce, çalışma ve İslam kültüründen istinbat
edip eklediğiniz sebepler de fetvanın değişebileceğini gerektiren sebeplerdendir.
Bizimle birlikte insaflı bir şekilde bu konu üzerinde düşünen kişi,
anlattıklarımın faydalı olduğunu görecektir. Bütün bunlar şerh ederek ve misal
ile birlikte zikre diyeceğiz ki, okuyucu için manevi maksat tam anlaşılmış
olsun.
İlk başta önceki âlimlerimizin fetvanın değişmesine neden
gördükleri dört sebebi alacağız. Sonra gerekli gördüğümüzde sebepleri bunları ekleyeceğiz.
Mekanın değişmesi
Zamanın değişmesi
Durumun değişmesi
Örfün değişmesi
Bilginin değişmesi
İnsanların ihtiyacının değişmesi
İnsanların güç ve imkanlarını değişmesi
Siyasi, iktisadi ve içtimai durumlarını değişmesi.
Düşünce fikirlerin değişmesi
Bütün bu
şartların değişiminden sonra içtihat şartı doğabilir buna binaen imamı Şafii’nin
yeni görüş ve eski görüş diye ortaya attığı düşüncesi bundan ötürüdür bunları
ileriki zamanlarda detaylı bir şekilde açıklayacağım.
“Asrımızda
Fetvanın değişmesinin gerekliliği” konusunu konuştuğumuzda ilim ehli olan bazı
kardeşlerimizin akıllarına kuşkular gelmektedir. Bu kuşkuların nedeni de “
fetvanın değişe bilirliği ibaresine gizlidir”.
Sanki
birilerinin bundan destek alarak; dinin kesin hükümleri ile oynayacağından,
Allah’ın helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını helal kılacaklarından
veya dinde Allah’ın izin vermediklerini meşru kılacaklarından korkuyorlar.
Bu
kardeşlerimizin kalplerini tatmin etmek ve endişelerin gidermek istiyoruz:
Dinin muhkem ve sabit hükümleri hiçbir şekilde değişemez. Değişebilen
hükümler; ictihada ve zanna dayanan,
ihtilaflı kabul edilen, zaman ve mekanın değişmesi ile beraber değişebilen
hükümlerdir. Buda dinimizin ayırıcı, muhteşem özelliklerindendir.
Selam ve Dua
ile
Zübeyt BOZKURT